13-14.KAPSAYICI EĞİTİM VE PAYDAŞLAR-I-II
KAPSAYICI EĞİTİM VE PAYDAŞLAR
* Eğitimin etkili, verimli
ve kapsayıcı bir işlevinin olabilmesi için eğitimin paydaşları olan öğretmenlerin, ailelerin, yöneticilerin ve sivil toplum kuruluşlarının birbirleriyle iş birliği içinde olması gerekmektedir.
Paydaş Olarak Öğretmenler
** Okullarda verilen eğitim ve öğretim faaliyetlerinin etkililiği, eğitimin
en temel paydaşı olan öğretmenin niteliğine bağlıdır.
* Alberta Öğretmenler Birliğine
(2000) göre, öğretmenler öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarını tespit etme, dersi planlama, dersi işleme, öğrencileri
değerlendirme ve ailelere öğrenci ile ilgili bilgi verme gibi görevlerden sorumludurlar.
* Günümüzde öğretmenlerin sosyo-ekonomik, ırksal, dilsel, kültürel ve
akademik geçmişleri ya da bunların tümü bakımından yapıları
farklı olan, çok çeşitli ailelerden gelen öğrencileri bulunmaktadır.
* Türkiye’de öğretmenlerde aranan nitelikler ve yeterlikler Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından belirlenmektedir.
* Bakanlıkça
kurulan komisyon yönetiminde Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlikleri
belirlenmektedir. Bu kapsamda bu yeterlikler “mesleki bilgi”, “mesleki beceri” ve
“tutum ve değerler” olmak üzere birbiriyle ilişkili üç yeterlik alanından oluşmaktadır (MEB, 2017).
* “Tutum ve Değerler” yeterlik
alanında yer alan “İletişim ve İş Birliği” yeterliği öğretmenlerin diğer eğitim paydaşlarıyla etkili
iletişim ve iş birliği kurmasını gerektirmektedir.
* Öğretmenlerin okullarda kullanabileceği ve
onların öğrencilerle, ailelerle, yöneticilerle veya gönüllü
kişilerle iş birliği ve iletişimde olmalarını sağlayacak bazı öneriler
aşağıda listelenmiştir.
* Bunlar:
*F Dönem başı ve sonu veli toplantıları; bireysel veli toplantıları
*Veli katılımı ile gerçekleştirilen sosyal etkinlikler: Tiyatro,
opera, müzikal, konser
vb., yılsonu toplu doğum günü partisi
düzenleme
*Veli katılımı ile gerçekleştirilen akademik etkinlikler: Diş sağlığı ile ilgili diş hekimi bir veliyi davet etmek vb., sınıf bitkisi yetiştirme
* Belirli gün ve hafta etkinlikleri: 4 Ekim Dünya Hayvan Hakları
Koruma günü için projeler tasarlama
* Oryantasyon etkinlikleri: Sene başında yeni gelen öğrencilere kendini ve
okulu tanıtma, tanışma kokteyli düzenleme
* Velilerle telefonla
irtibatlarını etkin kullanma,
ev ziyaretleri gerçekleştirme
* Yılsonu sunumları/ okuma bayramı/ resmî bayramlar ve törenler: Öğrencilerin yıl boyunca öğrendiklerini sınıf arkadaşlarıyla birlikte
sahnelemesi, velileri seyirci
olarak davet etme
Paydaş Olarak Aileler
* Eğitime ailenin ve toplumun
katılımı ile ilgili çalışmalar; dâhil edilen farklı aktörler ve kurumlar,
farklı işleyiş düzeyleri, faaliyet çeşitliliği, kültürel boyutlar,
farklı bakış açıları ve ideolojiler göz önüne alındığında karmaşıktır (Pang,
Isawa, Kim, Knipprath, Mel, & Palmer,
2003).
* Aile-okul ilişkisi ya da ebeveyn katılımı kavramları genel olarak, eğitim
sonuçlarından ve gelecekteki başarıdan faydalanmak için ebeveynlerin okullarla
ve çocuklarıyla çalışması
olarak tanımlanmıştır (Hill ve diğerleri, 2004).
* Birçok ülkedeki aile, çocukları
için ve çocukları ile birlikte anaokulu seçiminden başlayarak yükseköğretim seçimine
kadar farklı eğitim düzeylerindeki eğitim seçeneklerini göz önünde
bulundurmaları gereken bir durumla karşı karşıya kalır
(Kosunen ve Carrasso, 2016).
* Çocukların eğitimine ebeveyn katılımının, anaokulundan liseye kadar tüm öğrenim düzeylerinde akademik ve sosyal başarılarını etkilediği (Arnold, Zeljo, Doctoroff ve Ortiz, 2008; Cooper ve Crosnoe, 2007; Vincent ve Tomlinson, 1997) ve çocukların akademik gelişimlerinde kritik bir öneme sahip olduğu görülmüştür (Edutopia,2000).
* Çocukların üzerinde böyle bir etkisi olan ebeveynlerin çocukların
eğitimine dâhil edilmelerinin akademik ve sosyal anlamda önemli çıktılar oluşturduğu belirlenmiştir (Jeynes, 2005; Monti, Pomerantz, & Roisman, 2014).
* Çocuklarının eğitimine katılan,
örneğin onlarla okumalar yapan, ödevlerine yardım eden ve okulla ilgili genel tartışmalara
katılan ebeveynlerin, istikrarlı akademik performansı olan ve daha az davranış
problemi gösteren çocukları vardır (Cooper
ve Crosnoe, 2007; Fan ve Chen, 2001; Hattie, 2008).
* Ebeveynler hem çocuklarıyla kuracakları iletişiminin niteliğiyle, hem de okul ile
gerçekleştirecekleri iş birliğinin düzeyi ile çocuklarının akademik ve sosyal
başarılarına önemli katkılar
sağlayabilir.
* Okullar
ebeveynler için olumlu
bir ortam yaratmaya
çalışmalıdır.
* Bu ortamlar diyaloğa davet etme, ebeveynlere saygı ve empati ifade etme
gibi olumlu iletişim stratejilerine bağlı kalarak oluşturulabilir (Epstein, 2001).
* Ebeveynlerin okula katılımı; toplantılara katılmak, öğrencilerle okumak ya da okulu ve öğrencinin öğrenmesini destekleyecek şekilde gönüllü olmak için fiziksel bir varlık gerektirebilir.
* Bununla birlikte, katılım, evde çocuklarla okumak veya ödevlere yardım etmek olarak da düşünülebilir (Rose, 2017).
* Okul ve aile arasındaki etkileşimi arttırmak için okuldaki öğrenciler kadar öğrencilerin aile üyelerinin de etkin olması sağlanmalıdır.
* Bu kapsamda okul tarafından öğrenci velilerine yönelik yapılabilecek etkinlik türleri, ebeveyn eğitimi, ebeveyn katılımı ve okul-aile iş birliği olmak üzere üç ana başlıkta sınıflandırılabilir.
* Ebeveyn eğitiminde amaç, ebeveynlerin istek ve ihtiyaçları doğrultusunda belirlenen konularda
onları bilgilendirmek ve çocuk
ve ergenlerin gelişimi, çocuk sağlığı gibi konularda yürütülecek eğitim
programlarına katılımlarını sağlamaktır. Bir okulda yürütülebilecek bazı ebeveyn eğitimi
örnekleri aşağıda listelenmiştir:
*Okula uyum semineri,
okul tanıtım seminerleri, okul kuralları ve işleyişi seminerleri
*Rehberlik ve psikolojik
danışmanlık birimi tarafından
verilen “duygusal gelişim”
seminerleri
* Çocuk istismarı eğitimi, aile içi şiddet eğitimi
* Çocuklarda davranış bozukluğu
sorunları eğitimi, olumlu davranış kazandırma eğitimi
*Çocukluk çağı beslenmesi
eğitimi; sağlık, temizlik ve hastalıktan korunma eğitimi
* Verimli ders çalışma
eğitimi, yaş dönemi özellikleri eğitimi,
mahremiyet eğitimi
* Trafik kuralları uygulamalı eğitimi
*Teknolojinin bilinçli kullanımı, siber saldırılara karşı önlem eğitimi
*Akademisyenlerin eğitici
seminerleri, akademik değerlendirme sistemi ile gözlenen
süreçlerin velilerle paylaşılması, iki haftada bir yayımlanan
bültenlerle öğrencilerin eğitim süreçlerini, velilerin yakından takip etmelerini sağlamak
* Suriyeli çocukların ebeveynlerine
yönelik, çocukların ve kendilerinin uyum süreçleri seminerleri (tercüman eşliğinde)
* Okulda düzenlenen “veli akademileri” ile her ay belirlenen konularda, alanında uzman kişilerce düzenlenen veli seminerleri, okul-aile iş birliğini artırma eğitimi
*Velilere yönelik yapılan
okuma-yazma, ebru sanatı kursları, velilere
yönelik ön ergenlik
semineri
*Rehber öğretmenlerce velilere
verilen konferanslar
*Sınav süreci hazırlık
eğitimi (velilere yönelik)
*Öğrenme stilleri testi
(Uygulamanın sonuçları velilerle
paylaşılır.)
*Aile danışmanlığı
* Okul ve aile etkileşimini artırmak
için yapılabilecek bir diğer etkinlik
türü “ebeveyn katılımı”dır.
* Bu etkinlik, ebeveynlerin
çocuklarının öğrenme süreçlerine okul yönetimince belirlenen çerçevede
katılımını içermektedir.
* Genellikle eğitimle ilgili geleneksel,
orta sınıf değerlerle uyumlu olduğu düşünülen bu yaklaşım, ebeveynlerin ve okul
personelinin, çocukları ve gençleri eğitmek ve sosyalleştirmek için ayrı roller
ve sorumluluklarla hizmet ettiklerini gösterir.
* Yürütülebilecek bazı ebeveyn katılımı
örnekleri aşağıda listelenmiştir:
* Dönem başı ve sonu veli toplantıları, okul aile birliği toplantıları, telefonla
irtibatlar
* Veli katılımı ile gerçekleştirilen sosyal faaliyetler, okulda bulunan atölyelere velilerin katılımı
* Bireysel veli görüşmeleri (okul ortamında); ev ziyaretleri
*Öğrenme alanlarıyla bağlantılı olduğunu
düşünülen konuların içeriği
hakkında velilerin okulda
sunum yapmaları (diş sağlığı ile ilgili diş hekimi bir veliyi okula davet etmek gibi)
* Düzenlenen şenlik ve etkinliklere velileri
davet etmek, portfolyo
sunumu
* Okul ve aile etkileşimini artırmak için yapılabilecek bir diğer etkinlik ise okul ve aile arasında bir iş birliği oluşturmadır.
* Bu yaklaşım
çocukların eğitiminde ve sosyalleşmelerinde sorumlulukların ortaklaşa paylaşımı fikrini
temele alır.
* Okul-aile iş birliği hareketi, bu tür etkinliklere katılmayan ailelere
ulaşmak için okul uygulamalarını değiştirmeyi ve aileler ile eğitimciler arasında artan fiziksel
ve sosyal mesafeyi
ele alarak bu süreksizliği gidermeyi
amaçlamıştır. İş birlikli
olarak yürütülebilecek bazı örnek etkinlik
önerileri aşağıda listelenmiştir:
* Yılsonu sunumları, okuma bayramı, resmî bayramlar ve törenler düzenleme
*Veli/okul tabanlı projelerin
faaliyet uygulamaları (“Annem Babam Okuyor, Ben de Okuyorum” etkinliği ile
okulda ebeveynlerin katılımıyla okuma saatleri düzenleme)
*Okulun resmî facebook, instagram ve
twitter gibi sosyal medya hesaplarından yapılan okulla ilgili paylaşımlarla dolaylı
olarak veli katılımı sağlama, veli katılımını gerektirecek ödevler verme.
KAPSAYICI EĞİTİM VE PAYDAŞLAR PAYDAŞ OLARAK OKUL YÖNETİCİLERİ
* Okul yöneticileri, kapsayıcı bir öğrenme ortamının oluşturulmasında ve geliştirilmesinde eğitimin tüm paydaşlarına liderlik edecek pedagojik, yasal ve kültürel bilgi ve becerilere sahip olmalıdır.
* Okul yöneticilerinin kurumlarındaki ve topluluklarındaki değişiklikleri denetlemesi ve etkili bir şekilde yönetmesi beklenir.
* Okul kültürü, iletişimin niteliğine ve niceliğine büyük ölçüde bağlıdır ve bundan etkilenir.
* Kowalski, Petersen ve Fusarelli (2007)’ye göre okul gibi kurumların doğasında iletişim sorunları bulunmaktadır.
* Bu tipik iletişim zorlukları; zayıf dinleme becerileri, zayıf dil becerileri, güvenilirlik ve güven eksikliği, iletişim gözetimi, erişilemezlik, elitizm, yetersiz etki, aşırı bilgi yüklenmesi ve gayri resmî kanalların aşırı kullanımı olarak ortaya çıkmaktadır.
* Bir okul yöneticisi ya da kurumun bir üyesi notlar, mektuplar, raporlar, bülten panoları, el kitapları, haber postaları gibi yazılı iletişimi ve yüz yüze görüşmeler, telefon, bilgisayar, anons sistemleri, kapalı devre televizyon, ses kayıtları, ses/slayt gösterileri, e-posta gibi sözlü iletişim kaynaklarını kullanabilir.
* Bu tür iletişimlerde iletişim kurulan kişiden geri bildirim alınabilmesi önem arz etmektedir.
* Dolayısıyla iki yönü iletişimi gerçekleştirmek ve kurumun paydaşları arasında karşılıklı etkileşimi oluşturabilmek için okul yöneticilerinin öğretmenler, öğrenciler, velilerle etkileşimlerin gerçekleşebileceği ortamların oluşturmaları gerekmektedir.
* Okullardaki etkileşimi artırmak adına okul yönetimince gerçekleştirilebilecek ritüeller, seremoniler ve gelenekler gibi rutin etkinlikler düzenlenebilir.
* Bu ritüellerin bir kısmının okulların açıldığı ilk günlere özgü olması, bir kısmının okulun kapanması sürecinde (günlük programın ya da öğretim yılının sona ermesi gibi) gerçekleştirilmesi, bir kısmının ise öğretim yılı içinde yapılması sağlanabilir.
* Ritüeller, derin anlam içeren süreçler ya da günlük rutinlerdir.
* Teknik bir eylemden daha fazlasıdır.
* Her okulda sabah alınan yoklamadan öğlen okuldan dağılmaya kadar yüzlerce alışkanlık vardır.
* Bu rutin olaylar okulun misyon ve değerleriyle birleştirilebilirse okula ruh kazandırılır ve kültürel bağlantılar güçlendirilir.
* Okulların açıldığı ilk günlere özgü önerilen bazı “karşılama ritüelleri” aşağıda listelenmiştir:
Oryantasyon: Öğretim yılının başında yeni gelen öğretmenlere ve öğrencilere okul tanıtılır.
Hoş geldin mektupları: Yeni öğrenciler adına öğretmen veya okul idaresi tarafından yazılır.
Hoş geldin etkinlikleri: Öğrenci ve veliler için karşılama masası, yaka kartlarının hazırlanması, kolonya ve şeker ikramı.
* Eski öğrenciler tarafından “Hoş Geldin Arkadaşım!” mektuplarının yeni öğrencilere okunması; spor salonunda müzik dinletisi ve bilgilendirme yapılması; ortaokul öğrencilerine uygulanan “Koçluk Sistemi”; 1. sınıf öğrencilerinin masalarına kek ve balonların konulması.
Sene başı genel kurul toplantısı:
* Yeni gelen öğretmenler kısaca özgeçmişlerinden bahsederek kendilerini tanıtır.
* ‘Takım Ruhu” eğitimi.
Tanışma yemeği; sene başı okul kahvaltısı:
* Seminerin ilk günü okul tarafından eski ve yeni öğretmenlere bir sabah kahvaltısı düzenlenir.
Sabah anonsları:
Okul müdürü her gün derse başlamadan önce farklı kültürlere ait müzikler dinletir.
* Ardından o günkü önemli olayları, beslenme ve öğle yemeği menüsünü okul ile paylaşır.
* Sınıf öğretmenleri ile birlikte bu anonsu sınıfta dinlerler.
* Ardından sınıf öğretmeni anons ile ilgili öğrenci sorularını yanıtlar.
Müfredat gecesi: Her sınıf seviyesi için senenin başında bir gün belirlenir ve veliler o gün okula gelerek öğretmenlerle tanışırlar.
* Veliler kendileri için düzenlenen günde okula gelerek öğretmenlerden yıl içerisinde işlenecek olan derslerden ve beklentilerden haberdar olurlar.
* Veli-öğrenci-öğretmen katılımıyla sene başı pikniği
* Okul web sitesinin ve sosyal medya hesaplarının etkin kullanılması
* Bir okulun kapanışı ya da programın sonlandırılışı ritüelleri sergilemede önemli zamanlardır.
* Bu ritüeller olmadan gerekli psikolojik kapanma gerçekleşmeyebilir.
* Okul yönetimince gerçekleştirilebilecek bazı “kapanış veya sonlandırma ritüelleri” aşağıda listelenmiştir:
Bayrak törenleri (pazartesi ve cuma günleri):
* Her cuma günü sonunda “İstiklâl Marşı”ndan önce okul müdürü geçen hafta ile ilgili yapılan etkinlikler hakkında konuşur.
* Sanat ya da spor alanlarında turnuvaya katılmış ve derece almış öğrenciler gün sonunda okul müdürü tarafından tanıtılır ve aldıkları dereceler ya da ödüller hakkında tüm okula bilgi verilir.
Mezuniyet törenleri:
* Kep atma ritüeli; karne günü: Öğrenciler performans sergilerler.
* Yılsonu çay partisi/kahvaltısı/Ppkniği/kermesi/sergileri/yetenek sunumları; veda gecesi
Devir teslim töreni:
* İlkokullarda bayrağın 4. sınıflar tarafından 3. sınıflara teslimi
* Veli-öğrenci-öğretmenler katılımıyla sene sonu pikniği.
Okuma bayramı:
* 1. sınıflar için düzenlenir; ailelere portfolyo sunumu
* Okulda kapanış yemeği; kuru fasulye/pilav günü
Yılbaşı partisi:
* Okul tarafından öğretmenlere ve öğrencilere düzenlenir.
Paydaş Olarak Sivil Toplum Kuruluşları
* Eğitimin paydaşlarından biri de eğitim hizmetlerinin yürütülmesine katkı sunan sivil toplum kuruluşlarıdır.
* Sivil toplum kuruluşları sosyal kulüpler, meslek örgütleri, çevre örgütleri, insan hakları örgütleri vb. şekilde örneklendirilebilecek farklı alanlardaki örgütlenmeleri kapsayan “kâr amacı gütmeyen”, “gönüllü”, “üçüncü ya da bağımsız sektör” olarak nitelendirilmektedir (Salamon, Anheier, & Associates, 1999).
* Türkiye’de sivil toplum kuruluşu (STK) olarak faaliyet gösteren ve türleri vakıf, dernek, sendika, siyasi oluşum, kooperatif, dinî kurum ve kuruluş, platform, inisiyatif, lonca, spor kulübü, birlik, baro, oda, ekonomik oluşum gibi farklı adlarla anılan pek çok sivil oluşum vardır.
*Ülkemizde sivil toplum kuruluşlarının eğitimle ilgili çalışmalarda etkisinin olduğu düşünülmektedir.
* Bunun en belirgin örneği, Millî Eğitim Şûra’larında, üniversiteler, resmî kurum ve kuruluşlar ve MEB merkez ve taşra teşkilatlarının yanında sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerine yer verilmesidir (Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı, 2010).
* Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının pek çoğu eğitim alanında çalışma yapmasalar bile bu kuruluşların tüzüklerinde eğitimle ilgili ibarelere rastlamak mümkündür (Güvendi, 2017).
* Özellikle vakıf, dernek ve sendika türündeki sivil toplum örgütleri eğitimsel etkinliklere yönelmişlerdir.
* Böylece bu kuruluşların Türk demokrasisinin gelişmesine katkı sağladıkları gibi eğitim sistemine olan etkileri de inkâr edilemez (Tezcan, 2003).
* Eğitim kurumları olan okullarda bireylerin, sivil toplum kültürüne ve sivil toplum kuruluşlarına ilişkin olumlu algılarının oluşması gerekmektedir.
* Bu algının bir taraftan STK’ları güçlendirmesi diğer taraftan da STK’ların toplumdaki gelişmelere öncülük etmesi ve hızlandırmasını beraberinde getirmesi beklenebilir (Yeşil, 2017).
* Eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının kamuoyuna yönelik, yardım amaçlı, yenilikçi ya da genel eğitsel çalışmalar yürüttüğü görülmektedir.
* Sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri incelendiğinde en fazla yardım amaçlı çalışmaların var olduğu görülmektedir.
* Bu çalışmalar özellikle örgün eğitimde okuyan muhtaç çocuklara ve gençlere yapılan burslar şeklinde olmaktadır (Güvendi, 2017). Türkiye’de eğitim alanında faaliyetler yürüten bazı vakıf ve dernek örnekleri şöyledir:
*Millî Eğitim Vakfı (MEV),
*Türk Eğitim Vakfı (TEV ),
* Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV),
*Türk Eğitim Derneği (TED),
* Başka Bir Okul Mümkün Derneği(BBOM)
* Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar (Koruncuk) Vakfı.
*Millî Eğitim Vakfı (MEV),
* Millî Eğitim Bakanlığına bağlı her kademede ve türdeki eğitim kurumlarında, eğitim ve öğretime maddi ve manevi katkıda bulunmak ve bu amaçla yeni kaynaklar sağlamak üzere 1981 yılında kurulmuştur.
* Türkiye Eğitim Vakfı (TEV), ülkemizde yetenekli fakat maddi olanaklardan yoksun çocukların ve gençlerin eğitim ve öğrenimlerini sağlamak için yardım etmek, ülkemize ve insanlığa katkılar yapacak öncü gençleri ve onların yetişecekleri eğitim sistemini desteklemek amacıyla 1967 tarihinde eğitime gönül vermiş 205 hayırsever tarafından kurulmuştur.
* Türk Eğitim Derneği (TED) 1928 yılında Atatürk’ün direktifleriyle kurulan bir dernektir.
* Dernek, öncelikle köklü bir sivil toplum kuruluşu olarak kurulduğu günden beri eğitim alanında faaliyet göstermekte olup, aynı zamanda yeterli maddi olanağa sahip olmayan ahlaklı, anlayışlı ve çalışkan Türk çocuklarının eğitimlerini desteklemekte ve Türk eğitim hayatına maddi ve bilimsel katkılar sağlamaktadır.
* Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), 1995 yılında “devlet tarafından verilen temel eğitime destek olmak” amacıyla kurulmuş, ilköğretim çağındaki çocuklara “okul dışı eğitim desteği” vermeye odaklanmıştır.
* Oluşturduğu özgün eğitim programlarını ülke genelinde kurduğu Eğitim Parkları, Öğrenim Birimleri ve “Sosyal Etkinliklere Destek Protokolü” kapsamında ilköğretim okullarında, gönüllüleri aracılığı ile hayata geçirmeye çalışmaktadır.
* Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar (Koruncuk) Vakfı 1979 yılında çocuk köyleri kurmayı ve yaşatmayı amaç edinmiş gönüllü kişiler tarafından kurulan, korunmaya muhtaç çocukların yani “koruncuklar”ın, “Çocukköyü”ne
geldikleri andan itibaren bir aile ortamında sağlıklı gelişmeleri, eğitim ve öğretim görmeleri, kişisel yeteneklerini geliştirmeleri, geleceğe hazır ve topluma faydalı bireyler olmaları için çalışmaktadır.
* Başka Bir Okul Mümkün Derneğine baktığımızda 2009 yılında fikirsel temelleri atılan dernek, 2010 Kasım ayında alternatif bir okul modeli geliştirmek ve bu modelin uygulandığı okullar açmak amacıyla kurulmuştur. 2010 yılı başında toplu buluşmalarına başlayan gönüllü grup, Türkiye’deki mevcut eğitim sisteminin gelişime açık yönlerini tespit etmek, sorunlara çözüm önermek ve sistemli çalışma ile araştırmalara dayanan alternatif bir okul modeli oluşturmak üzere çalışmalara başlamıştır.
* Okul ve STK’lar arasındaki iş birliğini ve etkileşimi artırmak için okuldaki yöneticiler ve öğretmenlerin etkin olması sağlanmalıdır.
* STK’ların eğitim kurumlarıyla iş birliği konusunda en fazla yaşadıkları sorunlardan biri gönüllülere ve eğitim ihtiyacı olan kimselere ulaşma konusudur.
* Bu konuda STK’lara en etkili yardımı okul yöneticileri ve öğretmenler sağlayabilir.
* Bunun yanı sıra yöneticilerin ve öğretmenlerin STK’larda gönüllü eğitimci olmaları,, alanlarına özgü akademik destekler vermeleri sağlanabilir.
* Okullarda kapsayıcı bir öğrenme ortamı geliştirilebilmesi okul yöneticilerine düşen sorumluluk alanlarından bir tanesidir.
Yorumlar
Yorum Gönder